Pazar, Ekim 12, 2025
8.7 C
İstanbul

Nutuk ve Atatürk

Atatürk, 15-20 Ekim 1927 günlerinde, TBMM toplantı salonunda, öğleden önce ve öğleden sonra olmak üzere, altı gün süre ile, her gün iki toplantıda konuşmuş ve Nutuk’un tamamı 36 saat 31 dakikada okunmuştur. Atatürk 1927 yılının ilk yarısında Millî Mücadele ve Cumhuriyet tarihine ışık tutacak büyük bir Nutuk hazırlamaya başlamış, günlerce uykusuz kalmış, çalışması esnasında fazla sigara içmekten ve yorgunluktan ötürü Haziran ayı ortalarında bir kalp krizi geçirmiş, 16 Mayıs 1919’dan beri uzak kaldığı İstanbul’a ilk defa gitmiş ve 30 Eylül’e kadar İstanbul’da kalarak 500 sayfayı geçen bu eseri kendi el yazısı ile yazmış ve yüzlerce belgeyi de vesikayı toplayarak “Büyük Nutuk”unu tamamlamıştır.

Türk Devrim Tarihi Enstitüsü tarafından hazırlanan

Nutuk Metni 1. Cildi Okumak için linke tıklayınız 

Nutuk Metni 2. Cildi Okumak için linke tıklayınız 

Nutuk Metni 3.. Cildi ve Vesikaları Okumak için linke tıklayınız 

Nutuk, kurtuluş savaşının tamamlanması, cumhuriyetin ve laik Türkiye’nin kurulmasının akabinde 15-20 Ekim 1927 tarihlerinde yapılan, yerli ve yabancı basın mensuplarının da katıldığı toplantıda, kendisinin ve silah arkadaşlarının kurtuluş savaşı yıllarında yaptıkları mücadeleleri, devletin kuruluşu için yapılan faaliyetleri ve kuruluş felsefesini anlatan Cumhuriyet Halk Fırkası Genel başkanı olan Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı konuşmanın tamamına verilen isimdir. Konuşma oldukça uzun ve detaylı olduğundan yaklaşık 900 sayfalık bir kitap olarak basılmıştır.  Nutuk”un Arap harfli ilk baskısının metni 627, belgeleri ise 303 sayfaydı. 1934 yılındaki ilk Latin harfli yayını belgeler dâhil üç cilt yapılmış, Milli Eğitim Bakanlığı daha sonraki baskılarda eseri çoğunlukla üç cilt halinde yayımlamıştı. Konuşmanın üzerinden geçen uzun yıllar boyunca yüzlerce baskısı yapılmıştır. Atatürk, konuşma metnini belgelere dayandırmış olduğundan Nutuk,Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş yıllarına ait en temel resmi tarih kaynağı olarak nitelenmektedir. Nutuk’ta olaylar, 19 Mayıs 1919’dan başlayarak ve genellikle kronolojik bir sıra içinde, fakat diğer kitaplarda olduğu gibi bölümlere, alt bölümlere ayrılmadan, ardı ardına sürekli bir akış içinde anlatılmaktadır. Nutuk, Atatürk’ün nevi siyasi vasiyetnamesi olarak kabul edilen “Gençliğe Hitabı” ile sona ermektedir. Atatürk gençliğe hitabını okurken, heyecanına hakim olamayarak gözlerinden yaşlar akmıştır.

Nutuk’un dayandığı belgeleri incelemek için tıklayınız.

Atatürk, yeni devletin felsefesini bu konuşmada özetlemiş, tarihi anıları anlatarak gelecekte olabilecek tehlikeleri ve alınacak tedbirleri sıralamış, yapılan işlerin sonraki yıllarda anlaşılabilir olması için önemli bir kaynak bırakmıştır. Nutuk’a daha sonra Söylev adı da verilmiştir. Nutuk, belgeleri sayesinde, Atatürk’ün tarihçi kimliğini de ortaya koymaktadır.

Nutuk’un 50. yılı dolayısıyla Türk Tarih Kurumu ile İstanbul Üniversitesi Atatürk Devrimleri Araştırma Enstitüsünce ortaklaşa düzenlenen ve 17-19 Ekim 1977 günlerinde Ankara’da Türk Tarih Kurumu salonunda yapılan üç günlük seminerin tutanakları “Atatürk’ün Büyük Söylevinin 50. Yılı Semineri-Bildiriler ve Tartışmalar” başlığı altında 1980 yılında Türk Tarih Kurumu yayınları arasında yayınlanmıştır. Kitabın dünya dillerine çevirileri yapılmıştır.

Hasan Ali Yücel, Nutuk’u “Türkiye’nin kurtuluş tarihi” olarak tanımlamıştır.
Şevket Süreyya Aydemir “Nutuk ne tarih, ne de hatıradır. Büyük Nutuk en gerçek manasıyla tarihî değerde siyasî bir vesikadır” demiştir.
Tarihçi Cemal Kutay, 496 sayfalık “Ardında Kalanlar” adlı kitapta şunları söylemektedir: “Nutuk ne mutlak tarihtir, ne yalnızca hatıradır. Mustafa Kemal’in Büyük Nutku aslında devrini ve önderlik ettiği olayları, kendi açısından bir açıklama, hatta daha geniş anlamıyla savunmadır. Hele asla bir sentez değildir. Çünkü bir sentez olabilmesi için kendisinin tez yapısı taşıması, karşısına anti-tezin çıkarılmış olması, karşılaştırılması ve neticede haklılığını kabul ettirmesi şarttır. Nutuk’un savunduğu tezin karşısına anti-tezin çıkarılması Atatürk’ün hayatında mümkün olmamış, ölümünden sonra da yerine getirilmemiş tarih vazifesi olarak ortada kalmıştır.”

 

Bu Hafta Popüler

Konrad Hermann Josef Adenauer

Konrad Hermann Josef Adenauer 5 Ocak  1876'da, Köln’de dünyaya...

Habeas Corpus Bildirgesi

Habeas Corpus Bildirgesi, 1679 yılında ilan edilmiştir. Devletin bireysel hürriyetleri...

ILO 116 No’lu Son Maddelerin Revizyonu Sözleşmesi

ILO 116 No’lu Son Maddelerin Revizyonu Sözleşmesi,  7 Haziran...

Sulhi Dönmezer

Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer 10 Şubat 1918 tarihinde...

İstihdam Politikası Sözleşmesi

İstihdam Politikası Sözleşmesi, 17 Haziran 1964 tarihinde  Uluslararası Çalışma...

Popüler Konular

10 Ekim – Hukuk Takvimi

10 Ekim - Hukuk Takvimi 415  İmparator II. Theodosios tarafından...

Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme

Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme, Avrupa Konseyi tarafından 1...

Hasan Fehmi Kokay

Hasan Fehmi Kokay,1875 yılında Denizli Babadağı’nda doğdu. İlk ve...

Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun – 1983

Devlet Güvenlik Mahkemeleri, 16 Haziran 1983 tarihinde kabul edilen...

İdam Türleri

Kurşuna Dizme: Klasik bir yöntem olan bu idam şeklini...

Tıbbi Laboratuvarlar Yönetmeliği

Tıbbi Laboratuvarlar Yönetmeliği, tıbbi laboratuvarların planlanma, ruhsatlandırma, açılması ile...

9 Ekim – Hukuk Takvimi

9 Ekim - Hukuk Takvimi 1831  Yunan hukukçu ve devlet adamı,...

Askerî Yargıtay

Askerî Yargıtay, 6 Nisan 1914 tarihinde kurulmuş, 16 Nisan...

İlginizi Çekebilir

Popüler Kategoriler