Çarşamba, Aralık 17, 2025
9.5 C
İstanbul

Başörtüsü Sorunu ve İlkesel Tutumlar

Başörtüsü Sorunu ve İlkesel Tutumlar başlıklı bildiri, 12 Kasım 2007 tarihinde İnsan Hakları Derneği tarafından yayınlanmıştır.

Başörtüsü Sorunu ve İlkesel Tutumlar

İnsan Hakları Derneği açısından türban yasağı ya da genel olarak kişilerin “kılık ve kıyafet”ine yönelik ya da bunlarla ilgili baskılar, kişinin özel yaşamına müdahale ve ayrımcılık yasağına aykırılık oluşturur.

Kişilerin seçtiği giyim tarzına karışmak, kamunun yetkisi dahilinde değildir. Kişilerin seçtiği giyim ya da görünüş nedeniyle bazı kamu hizmetlerinden yasaklanması, onlara giyim ya da görünüşleri nedeniyle ayrımcılık uygulanması anlamına gelir.

Türban yasağı olarak adlandırılan uygulamalar, belirli bir kadın ya da kız çocuğu grubunun, seçtikleri giyim tarzı nedeniyle,

i) hem devlet okullarına hem de özel okullara girişini ya da bu okullarda öğrenim görmelerini,

ii) siyasal yaşama ve kamu yaşamının belirli yönlerine katılımlarını,

iii) belirli mesleklerde, bu mesleğin gerektirdiği formasyona sahip olmalarına rağmen çalışmalarını önleyen uygulamalardır.

Bu anlamda, bu tür uygulamalar, ayrıca kadına karşı ayrımcılık niteliği taşımakta; kadınların toplum içinde eşit rollere sahip olmalarını, toplumsal yaşama eşit olarak katılmalarını önlemektedir.

Her ne kadar bu uygulamalar,

a) bu giyim tarzının belirli bir dinsel ya da ideolojik görüşü temsil ettiği,

b) bu giyim tarzını seçenlerin, farklı giyim tarzlarını seçen kadınlara bu nedenle “hoşgörü” göstermeyecekleri ya da onlara baskı uygulayacakları

Savlarıyla haklı gösterilmeye çalışılıyorsa ve bu görüşlerde, bütün genellemelerin genel aksaklıklarına rağmen, doğruluk payı olan durumlar söz konusu olsa da, bu:

İnsan hakları bakımından,

Kişinin özel yaşamına ve kişisel tercihlerine dayalı olarak baskı görmesine ya da eğitim ve çalışma hakları gibi temel haklar ya da kamusal ve siyasal yaşama katılım hakkı ayrımcılığa uğramasına izin vermez.

i) Devletin insan haklarını koruma yükümlülüğünün yerine getirilmesi, onun adına davranan hükümetin ve görevlilerinin varlığının ve eylemlerinin meşruiyetinin nihai ölçütüdür.

ii) Kişinin özel yaşamıyla ve kamu yaşamında nasıl görüneceğine ilişkin tercihlerine müdahale etmek ya da bu tercihleri değiştirmesi için baskı yapmak, hükümetin ya da kamunun yetkisinde değildir; hükümetler, kişinin özel yaşamını ya da kamu yaşamındaki görünüşünü belirlemek üzere düzenlemeler yapamaz.

iii) Hükümet ve görevlileri, sadece kişinin bu tür tercihlerinden dolayı görebileceği zararları ve ayrımcı muameleyi önlemekle yükümlüdür.

iv) Eğitim hakkı, çalışma hakkı, kişisel yaşama müdahale yasağı ve kamusal yaşama katılma hakkı dahil olmak üzere temel hakların korunması ya da gerçekleştirilmesi, hiçbir istisnaya tabi değildir.

v) İnsan haklarının ya da yurttaş haklarının kişinin belirli bir siyasal görüşe ya da dine mensup olması nedeniyle kısıtlanması, bütün devletleri bağlayan ayrımcılık yasağına aykırıdır.

vi) Kız çocuklarının ve kadınların belirli bir giysiyi giymeleri nedeniyle, örtünmeleri ya da örtünmemeleri nedeniyle eğitim hakkından, çalışma hakkından ve kamusal yaşama katılma hakkından mahrum bırakılması, devletin onların kişisel gelişimlerinin önündeki engelleri kaldırma yükümlülüğüne, kadınlara karşı ayrımcılık yasağına ve kadınların insan hakları konusundaki çalışmaların amacına aykırıdır.

Siyasal ve toplumsal bakımdan ise, İHD,

i) Bu tür uygulamaların toplumda yarattığı kutupsallaşma ve gerginlikten kaygılıdır.

ii) Bu uygulamanın ve benzeri uygulamaların “Milli Güvenlik” konsepti içerisinde değerlendirildiğini gözlemlemektedir.

iii) Devletin yürütme birimlerinin taraf olduğu böyle bir siyasal ve toplumsal kutupsallaşmada yargının, insan haklarını ve hukukun genel kurallarını gözetecek bir tavır içerisinde olamadığını; bu durumun da, hukukun üstünlüğü ilkesini zayıflattığını gözlemlemektedir. Türkiye’de hukukun ilerlemesi, hukukun üstünlüğü ilkesinin yaşama geçmesi ile olanaklıdır.

iv) Bu tür uygulamalar etrafında yaratılan kutuplaşmanın, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne dayalı, çoğulcu bir demokrasi umudunu aşındırmakta olduğunu da gözlemlemektedir.”

İnsan Hakları Derneği


Hukuk Ansiklopedisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bu Hafta Popüler

Laiklik Bildirgesi

Laiklik Bildirgesi, 25 Eylül 2023 tarihinde kurulan Laiklik Meclisi...

Bangalore Yargı Etiği İlkelerinde İlkelilik Değeri Üzerine Mülahazalar

Bangalore Yargı Etiği İlkelerinde İlkelilik Değeri Üzerine Mülahazalar /...

Hasta Hakları Bali Bildirgesi

Hasta Hakları Bali Bildirgesi(WMA DECLARATION OF LISBON ON THE...

Radbruch Formülü

Radbruch Formülü / Mehmet Cemil Özansü  Prof. Dr. Iur,...

Popüler Konular

Abusus non tollit usum

Abusus non tollit usum, Roma Hukukundan günümüze ulaşmış Latince...

Avrupa Hakimleri Danışma Konseyi (CCJE)

Avrupa Hakemleri Danışma Konseyi(CCJE), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından...

17 Aralık – Hukuk Takvimi

17 Aralık – Hukuk Takvimi1830Güney Amerikalı aristokrat, devrim önderi,...

Adaletsizliği Görmek

Adaletsizliği Görmek - Avukat Dr. Başar YaltıAdalete giden yol,...

Yargılama dönemi, susma dönemidir

Yargılama dönemi, susma dönemidir / Prof. Dr. Sami Selçuk Başyargıç...

Roma Şartı – Savcılara İlişkin Avrupa Norm ve İlkeleri

Roma Şartı - Savcılara İlişkin Avrupa Norm ve İlkeleri;...

Yarım milyon çocuk nasıl kurtarılır?

Yarım milyon çocuk nasıl kurtarılır? / Gökçer Tahincioğlu Cumhuriyet başsavcılıklarındaki soruşturma...

Masum sayılma hakkı

Masum sayılma hakkı / Avukat Fikret İlkiz Masumiyet karinesi adil...

İlginizi Çekebilir

Popüler Kategoriler

Hukuk Ansiklopedisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin