Çarşamba, Aralık 17, 2025
13.4 C
İstanbul

Erdal Eren İdam Kararı

Erdal Eren hakkındaki idam kararı Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi tarafından 19 Mart 1980 tarihinde  verilmiştir. Yerel mahkemenin bu kararı Askeri Yargıtay Daireler Kurulu tarafından 20 Kasım 1980 tarih ve 1980/111 Esas, 1980/111 Karar sayılı ilam ile onanmıştır.

 İdam cezasının sebebi 2 Şubat 1980 tarihinde öldürülen Ankara Merkez Komutanlığı İnzibat erlerinden Zekeriya Önge’nin katili olduğu iddiasıdır. İlk duruşması 13 Şubat’ta gerçekleşen yargılamada üç celsede karar verilmiştir. 

İdam kararı Askerî Yargıtay 3. Dairesi tarafından önce usul yönünden, daha sonra ise esastan bozulmuş, nihai kararı Askeri Yargıtay Daireler Kurulu vermiştir. Askeri Yargıtay 3. Daire, Erdal Eren hakkında verilen ölüm cezası kararını TCK‘nın 59. maddesine göre hafifletici sebeplerle hapis cezası uygulanmadığı gerekçesiyle bozmuş ancak bu karara daha sonra itiraz edilmiş ve karar Askeri Yargıtay Daireler Kurulu’nca onanmıştır. 

Ölüm cezası Askeri Yargıtay Daireler Kurulu’nca tekrar onanan Erdal Eren’in avukatları Eren’in isnat edilen suçun gerçek suçlusu olmadığı ve yargılamanın usulsüz yapıldığı gerekçesiyle kararın düzeltilmesi talebinde bulunmuşsa da nihai hüküm değişmemiştir.

Temyiz kararında sadece bir yargıcın muhalif oyu bulunmaktadır.

12 Eylül Darbe rejimi tarafından kabul edilen 12 Aralık 1980 tarihli ve 2360 sayılı Kanun ile idam cezasının infazına karar verilmiştir. Kanun, Kenan Evren başkanlığındaki Millî Güvenlik Konseyi tarafından çıkarılmıştır.

Erdal Eren, suç işlediğinde 18 yaşından küçük olduğunun avukatı tarafından iddia edilmesine rağmen itirazlar dinlenmemiş, 13 Aralık 1980’de Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi’nde(Ulucanlar) asılarak infaz edilmiştir. Suçu işlediği tarihte reşit olup olmadığı konusu halen tartışılmaya devam etmektedir.  Ancak mahkeme kararında ve gerekçede Eren’in yaşına dair bir tartışma bulunmamaktadır.

Kararı veren Askeri Mahkemeler ve Askeri Yargıtay kapatılmış, yetkileri sivil mahkemelere ve Yargıtay‘a devredilmiştir.

 

İNFAZA DAİR KANUN /  ERDAL EREN 

Resmî Gazete Sayı 17188 / Kanun No. 2360 / Kabul Tarihi: 12/12/1980

 Madde 1

Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 20 Kasım 1980 tarih ve 1980/111 Esas, 1980/111 Karar sayılı ilamıyla kesinleşen, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 Numaralı Askeri Mahkemesinin, 19/3/1980 tarih, 1980/1292 Esas, 1980/83 Karar sayılı hükmü ile Türk Ceza Kanununun 450/9 maddesi uyarınca ölüm cezasına mahkûm edilmiş bulunan, sicilli nüfusta Giresun İli, Şebinkarahisar Ta Mahallesi Hane 182, Cilt 4/B, Sayfa 10’da kayıtlı Ahmet oğlu, Berire Şadan’dan olma 25.9.1961 Şebinkarahisar doğumlu Erdal Eren hakkındaki ölüm cezası yerine getirilir.

Madde 2

Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Madde 3

Bu Kanunu Adalet Bakanı yürütür. 12/12/1980

 ERDAL EREN HAKKINDAKİ YEREL MAHKEME’NİN İDAM KARARI

 T.C. SIKIYÖNETİM KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ / ANKARA
SAYI :1980/100 ESAS: 1980/1292 KARAR: 1980/83


19 Mart 1980

GEREKÇELİ HÜKÜM

Türk Milleti adına yargılama yapıp karar vermeye yetkili ve görevli Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi:

Başkan: Top. Alb. Turan FIRATGİL

ÜYE: Hak. Kd. Bnb. Vural ÖZENİRLER

ÜYE : Hak. Bnb. İ. Uğur YILMAZ

İDDİA MAKAMI : Hak. Yzb. Yavuz YALÇIN

TUTANAK KÂTİBİ : Hv. Başçvş. Cihan CÜLCÜLOĞLU

SUÇ : Adam öldürmek (Kendisinin yahut başkasının cezadan kurtulmasını temin maksadıyla) 136 sayılı kanuna muhalefet, 171 ve 1402 sayılı yasaya aykırılık

SUÇ TARİHİ : 2 Şubat 1980

SANIK : Erdal EREN, Ahmet oğlu 25.9.1961 D.lu Giresun Şebinkarahisar kazası Taş mahallesi Hane no: 132 de nüfusa kayıtlı. Ankara Dikmen Karşıyaka Sokak 74/l2de oturur. Ankara Yapı Meslek Lisesi 2. sınıfta 395 No.lu öğrenci. Sabıkasız Yüklenen suçtan Özel Askeri Ceza ve Tutukevinde tutuklu.

MAKTUL : ZEKERİYA ÖNGE, Aziz oğlu 1959 D.lu Giresun Alucra kazası Kurukol köyünde nüf. Kayıtlı. Ankara Merkez Komutanlığı İnzibat erlerinden.

Yukarıda yüklenen suçları ve açık kimliği yazılı sanık Erdal EREN hakkında 19.3.1980 günü yapılan açık ve yüze karşı duruşmada tarafların iddia ve savunmaları öne sürülen ve elde edilen delillerin değerlendirilmesi sonunda hâsıl olan vicdani kanı ile aşağıda yazılı
gerekçeli karara varıldı.

NETİCE VE HÜKÜM:

Yukarıda etraflıca izah edildiği gibi:

26 Aralık 1978 tarihinde Anayasa’nın 124 üncü maddesindeki koşulların varlığı nedeniyle ülkemizin muhtelif illerinde ilan edilmiş bulunan Sıkıyönetimin 1402 sayılı yasa gereği olarak Sıkıyönetim ilan edilen illerden biri olan ANKARA ilinde Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi kurulmuştur.

Mahkememiz çeşitli yasadışı eylem ve ideolojik görüş içerisindeki kişilere göre etiketlendirilen bir kuruluş olmayıp Anayasa, kanun, hukuka ve vicdani kanaatlerine göre hüküm vermekle yetkili, görevlerine de bağımsız kişilerden oluşmuş, Türk Milleti adına yargı yetkisini kullanan yargılama kuruluşudur.

Türk Milleti kendisi için devlet şeklini ve niteliklerini belirleyen Anayasamızı kabul etmiş olup bunun bütünlüğü doğrultusunda ve belirlenen genel koşullarına uygun insanca yaşama, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimini sağlama amacına yönelik uğraş içerisinde bir toplumdur. Mahkememiz insan sevgisine ve doğal olan yaşama hakkına yer vermeyen insanların: Bunun dışında bazı kutsal değerlerin savunuculuğunu da yapamayacağının keza hiçbir görüş ve düşünce içerisinde dahi insanın doğal olan yaşama hakkının elinden alınmasına izin veren ilkenin bulunmadığının bilincindedir.

Bu durumlar içerisinde yargılamasını sürdüren Mahkememiz hakkında kendisinin yahut başkasının cezadan kurtulmasını temin maksadıyla adam öldürmek, ruhsatsız silah taşımak, 171 sayılı kanuna muhalefet ve Sıkıyönetim Komutanlığı emirlerine aykırı davranmak suçlarından dolayı kamu davası açılan sanık Erdal EREN hakkında yapılan yargılama sonunda Anayasa ve yasalarımızın gereği herhangi bir kişi veya da kuruluştan emir ve direktif almaksızın delillerin değerlendirilmesi ve oluşan vicdani kanı ile; Türk Ulusunun asırlar boyunca varlığını, bağımsızlığını ve bütünlüğünü sağlayıp bugünlere getiren, ulusal kurtuluş savaşında çeşitli
cephelerde emperyalist ordularına karşı savaşıp kesin zafer kazanan ve Cumhuriyetimizi kuran, savaş zamanı cephede, barış zamanı iç tehlikelerin baş göstermesi halinde Ülke ve Millet bütünlüğünü korumada, doğal afet günlerinde halkının acı ve yaralarının sarılmasında canını ve kanını, gücünü ve kuvvetini, feragat ve fedakârlığını esirgemeyen devlet, millet, ülkü, hürriyet, onur ve ödev gibi kutsal duygularla dopdolu olarak emir ve komuta zinciri içerisinde yer almış öz ve öz ulusunun evlatlarından oluşmuş şanlı Türk Silahlı Kuvvetlerinin içerisinde yer almış ve alacak milyonlardan biri olan Mehmetçiklerden inzibat eri Zekeriya ÖNGE’nin olay günü olan 2 Şubat 1980 günü saat 16.30 sıralarında ülkemizde ilan edilmiş bulunan Vatan ve Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışmanın veya ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren veya Anayasanın tanıdığı Hür Demokratik düzeni temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelen yaygın şiddet hareketleri hakkında kesin belirtilerinin ortaya çıkması nedenlerine dayalı Sıkıyönetimin bir icraatı olarak Ankara Yukarı Ayrancı Hoşdere Caddesinde yasadışı yapılan, içerisinde 1000 dolayında kişinin bulunduğu toplantı ve gösteri yürüyüşüne Atğm. Ömer KILIÇ komutasındaki MERİÇ 21 Timinde müdahalede bulunmak üzere görev aldığı, anılan Timin olaya yasal ve insancıl biçimde müdahale edip toplantıya katılanlardan 20-30 kişilik bir grubu haklarında yasal cezai kovuşturmaya tabi tutulmak üzere çembere alıp yakaladılar keza aynı toplantıya ruhsatsız taşıdığı silahı ile gelen sanık Erdal EREN’in kendisinin de yakalanma olasılığı belirdiğinde, gerek cezadan kurtulmasını temin maksadıyla taşıdığı ruhsatsız 7,65 çaplı Çekoslovak yapısı CESKA VİZOR marka tabancasını çekip timde görevlileri hedef gözeterek 3 el ateş ettiği, anılan kurşunlardan arkası dönük bulunan inzibat eri Zekeriya ÖNGE’nin sırt hafif yukarı seyir takibi ile kalbini delip vücudu terk etmeksizin sol meme altı ve derinin iç kısmında kaldı. İnzibat eri Zekeriya ÖNGE’nin kurşunla kalbinin delinmesi sonucu aşırı kan kaybına dayalı ani ölümle şehit olduğu, böylece sanık Erdal EREN’in yüklenen suçu işlediği anlaşıldığından;

Eylemine uyan TCK’ nun 450/9 maddesi gereğince; ÖLÜM CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,

Sanık Erdal EREN’in ruhsatsız silah taşımak suçu da sabit görüldüğünden eylemine uyan 6136  sayılı kanunun 13. maddesi gereğince BİR YIL SÜRE HAPİS VE ÜÇBİN LİRA AĞIR PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,

Sıkıyönetim Askeri savcılık 1980/65 Emanet Eşya makbuzu deposunda kayıtlı sanığa ait tabanca ve eklerinin TCK’ nun 36. Maddesi gereğince ZORALIMINA,

Fiilde ve failde takdire dayalı hafifletici bir neden görülmediğinden TCK’nun 59. maddesinin uygulanmasına ilişkin sanık vekilinin isteminin REDDİNE, Sanığın TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA,

Sanık hakkında açılan 171 sayılı kanuna muhalefet ve Sıkıyönetim komutanlığı emirlerine aykırı davranmak suçlarından dolayı diğer suçları ile birlikte hükme varılmasında hukuki yarar görülmediğinden 353 sayılı kanunun 137. maddesi uyarınca bu davaların tefriki ile yeni bir esas numara üzerinden ayrı bir dava olarak görülüp hükme varılmasına, Temyiz yolu kendiliğinden açık olmak üzere oybirliği ile karar verilmiş işbu karar iddia makamında As. Savcı Hak. Yzb. Yavuz YALÇIN, tutanakta Hv. Bşçvş. Cihan CÜLCÜLOĞLU hazır oldukları halde sanık Erdal EREN’in ve vekili Av. Nihat TOKTAY’ın YÜZLERİNE KARŞI açıkça ve usulen tefhim kılınıp kanun yol ve süresi anlatıldı. 19.3,1980

BAŞKAN Top. Alb. Turan FIRATGİL (1954-49)HÂKİMİ Hak. Kd. BNB. Vural ÖZDEMİRLER (1963-2)
HAK. ÜYE Hak. Bnb. İlhami Uğur YILMAZ (1964-2)

 

TEMYİZ AŞAMASI 

ERDAL EREN HAKKINDA YEREL MAHKEMENİN VERMİŞ OLDUĞU KARARIN ONANMASI  
ASKERİ YARGITAY DAİRELER KURULU KARARI / Esas No: 1980/111 Karar No:1980/111

Milleti adına adalet dağıtan Askeri Yargıtay Daireler Kurulu, Askeri Yargıtay Kanununun 6/2 maddesi gereğince:

Bşk. Hak. Tuğa. Yusuf Eryılmaz

Üye Hak. Alb. Hüsamettin Yavuzel

Üye Hak. Alb. Hikmet Tavukçuoğlu

Üye Hak. Alb. Akdemir Akmut

Üye Hak. Alb. Hakkı Erkan

Üye Hak. Alb. Keramettin Çelebi

Üye Hak. Alb. Yaşar Saraç

Üye Hak. Alb. Erdoğan Başekim

Üye Hak. Alb. Faruk Marşan

Üye Hak. Alb. Necati Akagündüz

Üye Hak. Alb. Said Danak

Üye Hak. Alb. Hasan Çelikkale

Üye Hak. Alb. Besim Doğuşlu

Üyelerden müteşekkil olarak Ankara’da Askeri Yargıtay‘ın mahsus salonunda toplandı.

Üye Hak. Alb. A. Akmut dinlendi.

Sanık Erdal EREN’in, HALKIN KURTULUŞU isimli yasa dışı aşırı sol örgüt tarafından 02.02.1980 günü düzenlenen korsan mitinge, ruhsatsız tabancasını ve ayrıca içinde 7 adet mermi bulunan yedek şarjörünü de yanına alarak iştirak ettiği ve bu arada; kanunsuz olarak yapılan bu mitingi dağıtmak ve iştirak edenleri yakalamak isteyen görevli askeri inzibat timine mensup er Zekeriya ÖNGE’yi (kendisinin ve arkadaşlarının cezadan kurtulmasını temin maksadıyla öldürdüğü) hususunda herhangi bir tereddüt mevcut olmayıp, Askeri Yargıtay Başsavcılığının itirazı, yalnızca Askeri Yargıtay 3’üncü Dairesinin, TCK’nun 59. maddesine ilişkin uygulama yönünden vaki bozma kararına yönelik bulunduğundan bu husus inceleme ve karar konusu yapılmıştır:

Mahal mahkemesi, TCK’nun 59. maddesinin uygulanması taleplerini; Sanık Erdal EREN’in, gerçekleştirdiği eylem içerisindeki durumunda herhangi bir hafifletici sebep görülmediği;

Olaydan pişmanlık duyduğuna dair beyanın, savunması muvacehesinde samimi olmadığı ve dolayısıyla, fiil ve fail yönünden mahkeme kurulunca sanık lehine hafifletici bir sebep tespit edilmediği; şeklindeki gerekçelerle ret etmiştir.

Sanık Erdal EREN’in, HALKIN KURTULUŞU isimli yasadışı örgüt tarafından düzenlenen korsan mitinge silahlanarak gitmesi ve bu kanunsuz mitingi dağıtarak suçluları yakalamaktan ibaret görevini yapan ve kendisine durmasını ihtar eden bir ere ateş ederek onu öldürmesi şeklinde oluşan olayın vahameti açıktır.

Sanık Erdal EREN’in yasa dışı örgütün talimatına uyarak korsan mitinge iştirak ederken, yanına ruhsatsız tabancasını dolu olarak aldıktan başka, içinde 7 adet mermi bulunan yedek şarjörünü de almış olması, daha başlangıçtan beri taşıdığı kastı ifade etmektedir.

Bu itibarla, mahal mahkemesinin fiil ve fail yönünden, hafifletici sebep bulunmadığı yolundaki gerekçesi ret edilemez.

Sanık Erdal EREN ifadelerinde (Ben özellikle askerlere ateş etmek amacıyla tabancayı yanıma almamıştım) (Heyecan ve paniğe kapılarak askerlere doğru ateş ettim) (Er Zekeriya ÖNGE’nin ölümüne sebep olduğum için pişmanlık duymaktayım) dediği ve yazılı savunmasında (Benim bu şartlar içinde bir eri öldürmek siyasi inancıma da terstir. Kaldı ki, eğer isteyerek öldürmüş olsaydım bu öldürme olaylarını sürdürecek durumdaydım) demiş olduğu görülmektedir.

Mahal mahkemesi, sanığın pişmanlık ifade eden bu beyanlarının samimi olmadığını, savunması ile çeliştiği görüşündedir.

12 Eylül’de tek tip giysiyi reddeden tutukluların mahkeme protestosu Askeri Yargıtay 3’üncü Dairesinin bozma kararında ise, sanığın savunmasındaki sözlerin (aslında yasalara uygun olarak yapılan, fakat süratli olması nedeniyle kendisinin korku, kuşku ve endişelenmesine neden olan yargılama yöntemine ilişkin sözlerin, olaydan duyulan üzüntü ve pişmanlığın ret ve inkârı anlamına gelmediği) şeklinde bir yoruma gidilmiştir.

Başsavcılığın itiraz gerekçesinde de belirtildiği üzere, yapılan yargılama usul kanunlarına uygundur.

Uzun talikler verilerek, duruşmalar sürüncemede bırakılarak yapılan yargılama değil, savunma hakkına riayet olunarak seri şekilde yapılan yargılama usul kanunlarına uygundur.

3’üncü Dairenin son bozma kararı bu konuda: (Aslında yasalara uygun olarak yapılan, fakat süratli olması nedeniyle kendisinin korku, kuşku ve endişelerine neden olan Yargılama Yöntemine ilişkin sözlerin…) denilmek suretiyle, uygulanan yargılamanın kanuna uygunluğu kabul edildiği halde ve sanık tarafından sarf edilen sözlerin ifade ettikleri anlam açık iken, bu sözlerin (Olaydan duyulan üzüntü ve pişmanlığın ret ve inkârı anlamına gelmediğini) kabul etmek, bir yönüyle çelişkili olacaktır.

Zira sanık, 04.01.1980 tarihli ifadesinde (eylemin yapılacağı gün tabancayı dışarıdan herhangi bir saldırıya karşı kullanmak maksadıyla ve can emniyeti için yanıma almıştım) demekte ise de, yasa dışı bir örgüt tarafından düzenlenen yasa dışı bir korsan mitinge iştirak eden bir kimsenin karşılaşacağı engel (güvenlik kuvvetleri) olduğuna göre, dolu bir tabancanın ve ayrıca 7 mermi sürülü yedek bir şarjörün (saldırıya karşı ve can emniyeti için) taşıdığını kabul etmek mantıki değildir. Kaldı ki, sanık dava dosyasının 37. sırasında bulunan başka bir ifadesinde: (Şahsi görüşüm ve bu güne kadar öğrendiklerimden, ülkemizde devrim yapılabilmesi, yani var olan iktidarı, işçilerin ve köylülerin katılması ile halk savaşı sonucu silahla devirmek suretiyle sosyalizm rejimini getirmektir. Ben de bu görüşü benimsiyor ve katılıyorum) demektedir.

Duruşmanın sonunda sanık tarafından verilen yazılı savunmada ise, politik ve ideolojik temayüllerini belirten pasajlar yer almakta ve “Her türlü demokratik hakkın hâkim sınıflar ve sıkıyönetim tarafından ayaklar altına alındığı şu dönemde, biz devrimcilerin, alçakça katledilen yoldaşlara son saygı görevini, yasaları da çiğneyerek yapması meşrudur. Meşru olmayan şey, sıkıyönetimin ta kendisidir…” “En büyük terörist ve katil devlettir…” denilmektedir.

Sanığın düşüncelerini ve eyleminin gerekçesini yansıtan bu sözler karşısında, İnz. Eri Zekeriya ÖNGE’nin öldürülmesi basit bir (Korku ve paniğe kapılma sonucu) olduğunu kabul etmek mümkün olmadığı gibi, bir (Erin) öldürülmesinden üzüntü duyduğunu ifade eden pasajları da; mahal mahkemesinin kararında da işaret edildiği gibi, sanığın ideolojisinin ve davranışlarının temelinde yatan düşünce karşısında samimi kabul etmek isabetli bir yorum olamaz. Öldürülen görevlinin inzibat eri olması ile görevli bir subay veya polis memuru olması arasında esasen fark yoktur.

Sanığın daha vahim sonuçlara yol açması mümkün iken, bundan iradesi ile vazgeçmiş olduğu, başka bir ifade ile daha çok sayıda görevliyi öldürmesi imkanı olduğu halde öldürmediği de (dava dosyasındaki delillere göre) iddia ve kabul olunamaz.

Zira kendisine yapılan ihtara rağmen, İnz. Eri Zekeriya ÖNGE’ye ateş ederek onu öldüren sanığa, diğer görevli erler tarafından ateş açılmış, fakat isabet ettirilememiştir. İnzibat erlerinin komutanı olduğu anlaşılan tanık Atğm. Ömer KILIÇ bu konuda; (…Kalaslar arasından bir kişinin ateş ettiğini gördüm. Hemen KENDİMİZİ EMNİYETE ALDIK, bu atış neticesi İnz. Erlerinden Zekeriya ÖNGE yaralanarak yere düştü, Biz ateş edilen yer civarında TERTİBAT ALDIK ve aynı zamanda bu şahsı gözaltında bulundurduk. Havacı inzibat eri Hüseyin PİŞKEN, kalaslar arasında gizlendiği yere doğru ateş etmeye başladı. Bunun üzerine, gizlenen şahsın tabancayı attığını görünce hemen üzerine çullandık ve yakaladık.) (Sıra no.23) demekte ve tanık İnz. Eri Abdurrahman ÖZDEMİR (Sıra no.24) Hüseyin PİŞKEN (Sıra no.25) Hasan TIKMAN ve Ümmet KOÇ’un (sıra no.26) ifadelerinden de sanığın, diğer görevlilere karşı öldürme girişiminde bulunmasına esasen imkân olmadığı anlaşılmaktadır.

Bu nedenlerle, sanık hakkında T.C.K’nun 59. maddesinin uygulanmaması için mahal mahkemesince gösterilen gerekçede, bir takdir zaafına düşüldüğünü ve dolayısıyla bozmayı gerektirir bir husus bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.

Askeri Yargıtay Başsavcılığının bu konuya ilişkin İTİRAZININ KABULÜNE, Askeri Yargıtay 3’ncü Dairesinin bozma kararının KALDIRILMASINA ve sanık Erdal EREN hakkında Ankara Sıkıyönetim K.lığı Askeri Mahkemesince verilen 19.3.1980 gün ve 980/1292-83 sayılı hükmün ONANMASINA 20.11.1980 tarihinde Üye Hak. Alb. Hakkı ERKAN’ın karşı oyuyla ve Üye Hak. Alb. Erdoğan BAŞEKİM’ in kısmen değişik gerekçeye dayanan görüşü saklı kalmak üzere OYÇOKLUĞUYLA karar verildi.

Başkan Hak. Tuğ A. Y. Eryılmaz
Üye Hak. Alb. H. Tavukçuoğlu
Üye Hv. Hak. Alb. H. Erkan (Muhalif)
Üye Hak. Alb. Y. Saraç
Üye Hak. Alb. F. Marşah
Üye Hak. Alb. S. Dabak
Üye Hak. Alb. H. Yavuzel
Üye Hak. Alb. A. Akmut
Üye Hak. Alb. K. Çelebi
Üye Hak. Alb. E. Başekim
Üye Hak. Alb. N. Akagündüz
Üye Hak. Alb. H. Çelikkale
Üye Hak. Alb. B. Doğuşlu

Değişik Gerekçe:

“CMUK’nun 307’nci ve As. M. K. ve YUK’nun 207’nci maddelerinde belirtildiği gibi temyiz ancak; “hükmün kanuna muhalif olması” sebebine müstenit olur. T.C.K.’nun 59. maddesi “ ….fail lehine cezayı hafifletecek takdiri sebeplerin kabulünü…” hükmü veren mahkemenin mutlak takdirine bırakmıştır. Bu takdir yetkisini kullanan hakime bir ölçü verilmediği gibi nelerin, hangi hallerin takdiri tahfif sebebi sayılacağı hususu da kanunen belirtilmediğinden TCK’nun 59. maddesinin mahkemece gösterilen sebeplerle uygulanması veya uygulanmaması kanuna muhalefet teşkil edemeyeceğinden Mahkeme Hükmünün TCK’nun 59. Maddesinin uygulanmaması nedeni ile temyiz edilemeyeceği görüşündeyim.”

Üye Hak. Albay / E. Başekim

KARŞI OY YAZISI

“Ceza Hukukunun cayılmaz kurallarından biri olan fiile ve faile en uygun olan cezanın saptanmasında, fiile ve faile bağlı olan bazı hususlar hafifletici neden olarak kabul edilip, T.C.K.’nun 59. Maddesinin uygulandığı bilinen bir keyfiyettir.

Gerek askeri gerekse genel yargıda, suçun samimi olarak itirafı, suçtan pişmanlık duyma gibi ve buna benzer haller, T.C.K.’nun 59. maddesinin uygulanmasında gerekçe olarak kabul edildiği de bir gerçektir. Daire kararında etraflıca açıklandığı ve dosya içindeki ifade zabıtlarına ayrı ayrı işaret edildiği üzere, soruşturmanın başından sonuna kadar sanık, “paniğe kapılarak” ateş ettiğini ve olaydan “pişmanlık” duyduğunu tekrarlamıştır. Nitekim gerekçeli kararın 3’ncü sayfasında aynen “… Bu gösteriye katılmak üzere gittiğini, giderken bir sene kadar önce Şebinkarahisar’dan satın aldığı CESKA marka tabancayı da herhangi bir saldırıya karşı yanına aldığını ve İNZİBATLARIN KENDİSİNİ VE ARKADAŞLARINI YAKALAYACAKLARINI ANLAYINCA PANİĞE KAPILARAK İNZİBAT ERLERİNE DOĞRU ATEŞ ETTİĞİNİ ve DAHA SONRA KALABALIĞIN ARASINA GİDEREK SAKLANDIĞINI, TABANCAYI KALASLARIN ARKASINA ATTIĞINI SAMİMİ OLARAK İFADE ETMİŞ…..” şeklindeki bir ifade sanığın, suçunu samimi olarak ikrar ettiği mahkemece de kabul edilmiştir.

Bu kabule karşın, 59. maddenin uygulanmasına ilişkin talep ise gerekçeli kararın 6. Sayfasında aynen “Sanık Erdal EREN’in gerçekleştirdiği eylem, içerisindeki durumu dikkate alındığında hafifletici herhangi bir neden görülmediğinden,

AYRICA SANIK ERDAL EREN’İN OLAYDAN PİŞMANLIK DUYDUĞUNA İLİŞKİN BİR BEYANI YAPMIŞ BULUNDUĞU SAVUNMA İLE SAMİMİ BİR DURUM OLARAK MAHKEME KURULUNDA KANI MEYDANA GETİRMEDİĞİNDEN…” biçimindeki bir gerekçe ve biraz evvelki kabule ters düşen bir düşünce ile reddedilmiştir. Bu gerekçeden şöyle bir anlam çıkmaktadır: sanığın duruşma sonunda yapmış olduğu savunmasından mahkeme, daha evvelki ifadelerin samimi olmadığı kanaatine varmıştır. Şu halde, şayet sanık böyle bir savunma yapmamış olsaydı, samimi ikrarına ve olaydan pişmanlık duyduğuna dayalı olarak hakkında T.C.K’nun 59. maddesini uygulayacaktı. Bu itibarla sanığın son savunmasındaki beyanlarının, daha evvelki
ifadelerinde samimi olmadığı kanısını doğurmaya elverişli olup olmadığının; başka bir anlatımla mahkemenin bu kanaatinin makul, mantıki, inandırıcı bulunup, bulunmadığının tartışılması gerekecektir.

Söz konusu edilen ve dosyanın 86. dizisinde bulunan yazılı savunmada; bazı hususların soruşturulmasına ilişkin taleplerini kabul edilmemesinden kaynaklanan endişe ve korku altında sanığın, mahkeme heyetine taarruz ettiği bir gerçektir. Ancak T.C.K.’nun 486. Maddesindeki savunma dokunulmazlığı hükmü karşısında, suç sayılıp sayılmayacağı tartışma konusu yapılabilecek olan bu tarz bir savunmanın, eski beyanların samimi olmadığı kanaatini doğurmaya elverişli olmadığı en ufak bir duraksamaya yer olmayacak kadar açık seçiktir.

Sanık savunmasında dahi, ”… Benim bu şartlar içinde bir eri öldürmek siyasi inancıma da terstir. Kaldı ki eğer isteyerek öldürmüş olsaydım, bu öldürme olaylarını sürdürmek durumundaydım. Her şeyden belli olduğu gibi sadece panikten ve heyecandan dolayı havaya iki el ateş ettim. Tabancamda beş mermi vardı ve ayrıca yedek şarjörde dolu idi. Askerlerin hepsi benim hedef sınırlarım içerisinde olmasına rağmen, ne öleni, ne de başkasını öldürme kastım olmadığından ateş etmedim. Kaldı ki o panik içinde askerler de bol miktarda mermi sıktılar…” demek suretiyle eski beyanlarını tekrarlamıştır. Sanığın kaçamaz bir durumda ve inzibat erlerinin de ateş ettiği bir sırada ateş etmesi, bu itibarla olayın oluşu bu beyanında samimi olduğunu göstermektedir. Yukarıda açıklanan nedenlerle sanığın son savunması, daha evvelki sorgularındaki, “paniğe kapıldığına” ve “sonuçtan pişmanlık” duyduğuna ilişkin beyanlarının samimi olmadığına bir karine teşkil etmeyeceği kanısı ile buna dayalı olan sanık hakkında T.C.K.’nun 59. maddesinin uygulanmaması gerektiği düşüncesine katılmadığımdan çoğunluk kararına karşıyım.

 Üye Hv. Hâkim Albay Hakkı Erkan
Ankara Merkez Komutanlığı İnzibat erlerinden Zekeriya Önge


Hukuk Ansiklopedisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bu Hafta Popüler

8 Kasım – Hukuk Takvimi

8 Kasım - Hukuk Takvimi - Hukuk Tarihinde Bugün MS:...

Vicdanı Olan Herkese Seslendiler: Katili Bulun

İzmir, Karaburun’un Bozköy mevkiinde bulunan bir köpek, iple boğazından...

Avustralya New South Wales Bölgesi Polis Etik ve Davranış Kuralları

Avustralya New South Wales Bölgesi Polis Etik ve Davranış...

İstanbul Sözleşmesi Yürürlüktedir

İstanbul Sözleşmesi Yürürlüktedir başlıklı bildiri; Barolar ve Türkiye Barolar...

Eurojust – Avrupa Birliği Cezai Konularda Adlî İş Birliği Ajansı

Eurojust, Avrupa Birliği Cezai Konularda Adlî İş Birliği Ajansı...

Popüler Konular

Abusus non tollit usum

Abusus non tollit usum, Roma Hukukundan günümüze ulaşmış Latince...

Avrupa Hakimleri Danışma Konseyi (CCJE)

Avrupa Hakemleri Danışma Konseyi(CCJE), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından...

17 Aralık – Hukuk Takvimi

17 Aralık – Hukuk Takvimi1830Güney Amerikalı aristokrat, devrim önderi,...

Adaletsizliği Görmek

Adaletsizliği Görmek - Avukat Dr. Başar YaltıAdalete giden yol,...

Yargılama dönemi, susma dönemidir

Yargılama dönemi, susma dönemidir / Prof. Dr. Sami Selçuk Başyargıç...

Roma Şartı – Savcılara İlişkin Avrupa Norm ve İlkeleri

Roma Şartı - Savcılara İlişkin Avrupa Norm ve İlkeleri;...

Yarım milyon çocuk nasıl kurtarılır?

Yarım milyon çocuk nasıl kurtarılır? / Gökçer Tahincioğlu Cumhuriyet başsavcılıklarındaki soruşturma...

Masum sayılma hakkı

Masum sayılma hakkı / Avukat Fikret İlkiz Masumiyet karinesi adil...

İlginizi Çekebilir

Popüler Kategoriler

Hukuk Ansiklopedisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin