Pazar, Ekim 12, 2025
17.3 C
İstanbul

Kirletilen Hukuk

Profesör Doktor Aydın Aybay tarafından kaleme alınan makale 28 Ağustos 2008’de Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanmıştır. 

Hukuk mesleği ve hukukçuluk hınçlarla, hırçınlıklarla ve cehaletle kirletilmemesi gereken bir temiz alan olmalıdır. Bu nedenle, birkaç kendini ve haddini bilmez, şan-şöhret uğruna siyasetçilerin maşası olmayı kabul eden ruh hastası kişilerin hukuku kirletmelerini en kısa sürede mutlaka önlemek gerekir.

Çeşitli derece öğretim kurumlarında görev yapan hocaların, sınıflarında ders gören öğrencileri hakkında türlü yönlerden değerlendirmeler yapmaları doğal bir olgudur. Hoca, her şeyden önce o kurumda uygulanmakta olan sınav sistemine göre, öğrencilerin bilgi düzeyini sınayarak, onlar hakkında bir kanaat notu vermek zorundadır. Bu, kuşkusuz öğrencinin bilgi edinme ve bilgiyi kullanma yeteneğinin ölçülmesinin ürünü bir nottur. Ama, uzun meslek yaşamında işini seven ve bir pedagog gibi ciddiyetle yapan bir hocanın değerlendirmeleri bununla sınırlı kalmaz. Bu öğretmen tipi, görevini yaparken, öğrencilerin öğrenimle ilgili sorunları yanında, ister istemez, onların kimlik ve kişiliklerinin oluşması ile ilgili birçok özel ve hatta bazen mahrem bilgiye de ulaşır. Bu bilgi, öğrencinin, ekonomik durumu, aile yaşamı, hatta (yaşına göre) gönül ilişkilerine kadar geniş bir alanı kapsayabilir. Önemli olan şudur: Öğrencisini öğrenim süresi boyunca böylece izleyen ve değerlendiren hocanın edindiği kanaat, onun (öğrencinin) öğrenim sonrası yaşamı hakkında da önemli ipuçları verir. Onun, okul sonrası iş ve meslek yaşamı ile ilgili herhangi bir nedenle bir değer yargısı verilmesi söz konusu oldukça bu kanaat önemlidir.

Örneğin, öğrenci öğrenimini tamamladıktan sonraki meslek yaşamında her nasılsa başarılı sayılacak belli bir konuma ulaşmış ise, onun eski hocalarının hakkındaki değerlendirme ve kanaatlerini öğrenmek ilginç olur. Çünkü, bulunduğu mevki ile bağdaşmayan davranışları tespit edilen eski öğrencisinin ne mal olduğunu veya olacağını en iyi, onu yakından izlemiş olan öğretmen bilir. Örneğin, yaptığı usulsüz iş ve işlemler nedeniyle kamuoyunda dile düşmüş yüksek mevki sahibi birinin, geçmişi kurcalanırken, okul yıllarında nasıl biri olduğunu mutlaka hocalarına sormak gerekir.

Bu konuyla ilgili olarak, ortaöğretimden sonra, hukuk öğrenimi görmek için İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine kaydolan öğrencilerle ilgili birkaç kişisel tespitimi açıklamak istiyorum. (Bunlar 1950-1960 ve hemen sonraki yıllara ait saptamalardır): Kaydolan öğrenciler fakültenin birinci sınıf amfisinde dersleri izlemeye başlamalarının hemen ardından (birkaç hafta içinde) fiilen iki kola ayrılırlar: Büyük Kentliler ve Taşralılar.

Bu ayrım, kimi istisnalarla, sonraki yıllarda da sürer gider. Bu, bölünme, arkadaşlık ilişkileri ve yakın dostluklar kurulmasındaki süreçleri de belirler. Bu temel ayrımın yanı sıra, daha çok taşralılar cenahında yer alan bazı alt ayrımlar da vardır. Bunların en önemlisi anti sosyaller denilebileceklerin yer aldığı ayrımdır. Bunlar, diğer sınıfdaşları ile sosyal ilişkiler kurmakta zorlanan, içine kapanık, mutsuz görünüşlü gençlerdir. Bu nedenlerle, aslında çevrelerinin kusuru olmamasına karşın, kendilerini sınıftaki topluluklardan dışlanmış”, “izole olmuş gibi görürler. Bu duygu ve anlayış, onları gitgide daha da yalnız ve gergin yapar. Bu tür dertleri olmayan sınıfdaşlarına karşı bu yüzden gizli gizli kıskançlık ve husumet duyarlar. Üstelik, bu yapıları nedeniyle, başarılı bir öğrenci grafiği de çizemezler; sınavlarda orta derecenin üstünde not almaları çok nadir bir olaydır. Sonunda, bu antisosyal takım, düşe kalka, ama topluma karşı içlerine işlemiş hınç, husumet ve kıskançlık duygularıyla fakülteden mezun olurlar.

Hedef adalet hizmeti

Hukuk fakültesini bitiren mezunların çoğunun meslek hedefi adalet hizmetidir. Hemen her ülkede durum böyledir. İstisnalar bir yana bırakılırsa, hukuk diploması alanların hepsi yargıç, savcı, avukat veya noter olmak ister. İşte bizim, öğrencilik yaşamındaki izole haliyle mezuniyet mertebesine erişen antisosyal gencimizin de hedefi budur. Çevresine karşı üzerinden atamadığı husumet, kıskançlık duygularıyla hemhal olarak, özellikle yargıçlık, savcılık gibi kendisine güç verecek meslek alanına talip olur ve girer. Bu onun için tam bir tatmin aracı olurken çevre için patlamaya hazır bir tehlikeli seçenektir. Şimdi artık o, bu aşamada, kendisine sen değil siz diye hitap edilen bir kişidir. Burada artık, yılların birikimi olan hınç ve husumetin zorlaması sonucunda, bir çeşit yükselme (sublimasyon=aşağılık duygusundan kurtulma) çabası ile, bu kez o, herkese sen diye hitap etmeye başlar ve vaktiyle yaşadığı ezikliğin öcünü alırcasına görevini yaparken, saygın ve kellifelli kişilere böyle hitap etmenin vazgeçilmez keyfini sürer. Bunlar, aslında, topluma karşı masum sayılabilecek intikam davranışlarıdır. Ama daha tehlikeli olan, bu antisosyallerin daha yüksek düzeydeki konumlara geçmeleridir. Örneğin bunlar, siyasal bir tahrikle açılmış bir davada, evvelce huzurlarına kabul edilmek için hiçbir şansları bulunmayan ünlü bir yazarı, bir işadamını, bir generali sorgulamakla görevlendirilmiş olabilirler. Bu olgu, onların birikmiş hınç ve husumetlerini tatmin için rüyalarında bile göremeyecekleri bir fırsattır.

Çoğunun ne doğru dürüst bir kültür birikimi, ne de kendi meslek alanlarında dişe dokunur bir yaratıcılıkları olmadığı halde, çoklukla maşa olarak kullanıldıklarını da bile bile, hemen bu zevkli işe koyulurlar. Bu takımın çoğunun yabancı bir kültür diline aşinalığı yoktur. Yabancı/yerli kültür dünyası ile temasları da olmamıştır.

Sevgili Hocam merhum Prof. R.Sarıcanın deyişi ile yaşamında Ünlü bir ressamın tablosuna içi titreyerek bakmamıştır; heykel deyince de İstanbul Üniversitesi binasının önündeki anıt aklına gelir! Kafkayı belki de Çek milli futbol takımının kalecisi İbseni de bir ihtimal İsveçin milli güreşçisi zanneder.

Bu anlattıklarımın hayal ürünü veya abartılı olduğunu söyleyecek meslektaşlarıma diyeceğim şudur: Çevrelerine derinlemesine baksınlar; hemen yanı başlarındaki çalışma arkadaşlarını “alıcı gözüyle gözlemlesinler; geçmişi, öğrencilik günlerini, o günlerin yaşantısını ve ilişkilerini anımsasınlar, anlattıklarımı somutlayan bir sürü örnek saptayacaklardır. Ülkemizin adli yaşamının talihsizliği de işte buradadır. Hukuk mesleği ve hukukçuluk yukarıda sözünü ettiğim hınçlarla, hırçınlıklarla ve cehaletle kirletilmemesi gereken bir temiz alan olmalıdır. Bu nedenle, birkaç kendini ve haddini bilmez, şan-şöhret uğruna siyasetçilerin maşası olmayı kabul eden ruh hastası kişilerin hukuku kirletmelerini en kısa sürede mutlaka önlemek gerekir.

Bu Hafta Popüler

Demokrasi, sır, kripto ve yargı

Demokrasi, sır, kripto ve yargı / Hilmi Şeker  Hukuk sırrı...

Türkiye – İran Dostluk Antlaşması – 1932

  Türkiye - İran Dostluk Antlaşması 5 Kasım 1932 tarihinde,...

Leuven Bildirgesi

Leuven Bildirgesi, Bologna Sürecini değerlendirmek üzere, Belçika'nın Louvain-la-Neuve kentinde,...

Marcus Antonius’un Konuşması: Dostlar, Romalılar, vatandaşlar, beni dinleyin

Marcus Antonius'un Konuşması: Dostlar, Romalılar, vatandaşlar, beni dinleyin! Julius Caesar,...

Dün ne oldu? – 22 Eylül 2025 – Dünyada ve Türkiye’den Hukuk Haberleri

Dün ne oldu? - 22 Eylül 2025 - Dünyada...

Popüler Konular

10 Ekim – Hukuk Takvimi

10 Ekim - Hukuk Takvimi 415  İmparator II. Theodosios tarafından...

Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme

Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme, Avrupa Konseyi tarafından 1...

Hasan Fehmi Kokay

Hasan Fehmi Kokay,1875 yılında Denizli Babadağı’nda doğdu. İlk ve...

Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun – 1983

Devlet Güvenlik Mahkemeleri, 16 Haziran 1983 tarihinde kabul edilen...

İdam Türleri

Kurşuna Dizme: Klasik bir yöntem olan bu idam şeklini...

Tıbbi Laboratuvarlar Yönetmeliği

Tıbbi Laboratuvarlar Yönetmeliği, tıbbi laboratuvarların planlanma, ruhsatlandırma, açılması ile...

9 Ekim – Hukuk Takvimi

9 Ekim - Hukuk Takvimi 1831  Yunan hukukçu ve devlet adamı,...

Askerî Yargıtay

Askerî Yargıtay, 6 Nisan 1914 tarihinde kurulmuş, 16 Nisan...

İlginizi Çekebilir

Popüler Kategoriler