Pazar, Ekim 12, 2025
17.3 C
İstanbul

Hukuk Felsefesinin Değeri

Hukuk Felsefesinin Değeri / Prof. Dr. Mustafa Tören Yücel

“Felsefenin değerini tamamen ruhun zenginlikleri arasında aramak gerekir ve yalnızca bu zenginliklere karşı kayıtsız olmayan insanlar, felsefeyle uğraşmanın boşuna vakit harcamak olmadığına inandırılabilirler.”

[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]

Hakikat Her Zaman Hakikattir.

Soruyorsunuz, soruyorsunuz,

Durmaksızın, kafa tutarak:

Bize felsefenin ne lüzumu var?

Bize sanatın ne lüzumu var?

Hadi sanatın da lüzumu yok,

Bize felsefenin de lüzumu yok:

Fakat anlatılsa da anlasak:

Şu cehaletin ne lüzumu var?

Tevfik Flkret-1912

[/box]

Hukuk Felsefesinin Değeri 

Genelde felsefenin ve özelde hukuk felsefesinin (legal philosophy veya jurisprudence) ne değeri olduğunu ve bunlarla niçin uğraşmak gerektiğini düşünmek iyi olacaktır.(1) Çoğu insan/hukuk pratisyenleri, bilimin/pratik aklın etkisi altında, felsefeyi zararsız, ama aslında bilmemize gerek olmayan (hukukun kaynağı, adalet, evrensel adalet gibi) şeyleri kılı kırk yararak inceleyen ve bunlar üzerinde çekişen (antinomi) faydasız bir oyun gibi görmek eğilimde olduklarından bu soruyu ele almak gerekmektedir.

Felsefe hakkındaki bu görüş, kısmen yaşamın anlamı ve amacı hakkındaki yanlış bir tasarımdan, kısmen de, felsefenin erişmek istediği amaç hakkındaki yanlış bir tasarımdan ileri gelmektedir. Doğa bilimleri ürünü olan icatlar ondan haberi olmayan sayısızca insana yarar sağlarken, felsefenin de yararı gündeme gelmektedir. işte öğrencileri doğa bilimleri öğrenimine yönelten bu yarar düşüncesi felsefenin işi değildir. felsefeye yabancılaşma, öte yandan, yalnızca maddi ihtiyaçları tanıyan, insanın bedeni için vitamine ihtiyacı olduğunu bilen, ama aklın da vitamine ihtiyacını unutan “pratik insan” düşüncesinden kaynaklanmaktadır.

Kuşkusuz, felsefenin değerini tamamen ruhun zenginlikleri arasında aramak gerekir ve yalnızca bu zenginliklere karşı kayıtsız olmayan insanlar, felsefeyle uğraşmanın boşuna vakit harcamak olmadığına inandırılabilirler.(2)

Hırs, güç objesi kendisini şimdilerde genellikle yalnızca para biçiminde göstermektedir. Rachel‘ln dediği gibi, servet zekanın ölçüsüdür. O insanları aptalın cennetinden uyandırmak için iyi bir söylemdir. Ne var ki, Hegel‘ln (1770-1831) belirttiği üzere, “sonuçta tatmin olması gereken iştah değil, fakat düşüncedir.” Her türden hayal eden için en uzak menzilli güç biçimi para olmayıp, idelerin hakimiyetidir. Örnek istiyorsanız, Leslie Stephen‘in XVIII. Yüzyılda İngiliz Düşünce Tarihi(3) adlı eserini okuyarak ölümünden yüz yıl sonra Descartes‘in soyut spekülasyonlarının insanların davranışlarını kontrol eden pratik bir güce dönüştüğünü görürsünüz. Büyük Alman hukukçularının eserlerini okuyarak dünyanın bugün Bonaparte‘dan daha çok Kant tarafından idare edildiğini görürsünüz. Ve mutluluğun, çoğu başarılı insanları tanıyan bir i olarak, büyük şirketlere sadece danışman olmakla ve elli bin dolar gelir elde etmekle sağlanamayacağından eminim. Yeteri kadar zekanın mükafat kazanması için başarı yanında başkaca gıdaya da ihtiyacı vardır.(4) O manevi gıda da felsefedir.

Felsefe her yerdedir; herkesin yaşamıyla ilgilidir ve herkesin yaşamını aydınlatabilir.

Felsefe sorgulama ile başlar. “Sorgulanmayan bir yaşam yaşamaya değmez” (Sokrates). Yalnızca limbik sistemle, hard disk’te ne varsa onunla yetinmek işte öyle bir şeydir. Önemli olan zihin hapishanesinden, Eflatun‘un mağara alegorisi/miti/meseli’nden/Albert Camus‘un duvarlarından kurtulmaktır. Bu eserin amacı da sizleri bu kurtuluşa yöneltmektir.

Eğitimin kökü acı ise de, meyvesi tatlıdır” (Aristoteles). Eğitim (education) kelimesinin de İngilizce etimolojik olarak “dışarı çıkarmak” anlamına geldiği unutulmamalıdır.

Felsefenin amacı, fikri çalışmaların tümünde olduğu gibi bilgidir. Söz konusu amaçlanan bilgi, bilimler kümesine sistem ve birlik veren tür ile inançlarımız, önyargılarımız ve kanılarımızın dayanaklarının eleştirisel bir incelemesinden çıkan türdür. Eleştiri ise (Yunan orijinindeki kritikein teriminden), tüm ayrımcılığın da üstünde olmak anlamındadır. Bugün için hatalı bir kullanımla polemik yaratmak ve daha kötüsü eleştirilen kişiye karşı polemik amaçlı kullanılmaktadır. Bu olgu toplumumuzda talihsiz bir çarpıtma olarak belirmektedir. Felsefede eleştiri esasta kişilere değil, fikirlere yöneltilmelidir: Kişiye saygılı olunmalı ve fakat hataya da ödün verilmemelidir.

Felsefede kişi evrenin dikkatli bir gözlemcisi olmalı; anlamak için sorular sormalıdır.

Analiz, her şeyin kendisine özgü anlaşılabilirliğini görmemize ve temel sorulara bir ilk yanıtlar vermeye elvermektedir. Bu sanatı yapmak, aklın gerçeği anlamasını geliştirmeye olanak sağlamaktadır. Anlamak, kavramaktır. Bu süreçte zeka, şeyleri ilişkilendirmemizi sağlamakta; bir şeyi anladığımızda bizle o şey arasındaki, J. Rawls‘un deyimiyle, cahillik peçesi kalkmakta; ve dünya ile etkileşim yaşam bulmaktadır.

Bunu sağlamak üzere, bir şeyi diğerinin yerine koyma hatası, önyargı, kafa karışıklığı ve illüzyondan kendimizi soyutlamamız gerekmektedir.

Yalnız felsefenin, kendi sorularına kesin karşılıklar bulmakta başarı gösterdiği iddia edilemez. Üzerinde kesin sonuçlar alınan bir konu da artık felsefe alanından çıkmaktadır.

Çoğu bilimlerin kendisinden ayrılıp bağımsız bir kimlik kazanmasına karşın felsefe ve hukuk felsefesi varlığını sürdürmektedir. Bunun nedeni, bir yandan, bilimlerin dışında ancak felsefenin araştırabileceği bir konunun bulunması, öte yandan felsefi düşüncenin salt teorik alanda kalmayıp, aynı zamanda pratik etkilerinin de (pratik hukuk felsefesi) bulunmasıdır.

Felsefe okuyan hakim veya avukat veya öğrenci olarak okuduğunu hatırlayan (büyük olasılıkla) mesleki kültürünü belirleyen kültürel öngörülerin ayakları altından kaydığını hissedebilir. Felsefe, özellikle pragmatik felsefe kuşkuyu ve kuşku da araştırmayı tahrik ederek, bir hakimi az dogmatik, fazlaca pragmatik veya açık fikirli bir yargılayıcı yapar.”(6)

Prof. Dr. Mustafa Tören YÜCEL- Otobiyografisi

Hukuk Felsefesi hukukun ne olduğunu, hukukun niteliğini belirlemeye çalışır. Burada hukuk, belli yer ve zaman boyutundaki hukuku(tikel) araştırma konusu yapan hukuk biliminin aksine, bütünü bakımından, tümel olarak ele alınmaktadır.’(7) Hakikati görmek evrensel ile bir karşılaşma/tanış olma ve özelden bir ayrılıştır.

Felsefenin ilk sorunu olan nitelik sorununa karşılık, hukuk felsefesinin de ilk sorunu hukukun niteliğidir. Yanıtlanması gereken soru hukukun nasıl olması gerektiği sorusu değil, hukukun nasıl olduğu, hukukun ne olduğu sorusudur.’ (8)  Özetle, ele alınan hukuk genellikle hukuktur, onun niteliğidir.

Pozitif hukukçu, yöntemsel düşündüğünde bir şeyi neden ötürü hukuk olarak onayıp, diğerlerini böyle kabul etmediğini kendi kendine soracak ve bunu sorduğunda da hukuk felsefesine başvurmak gereğini duyacaktır. Soru. tümel olana (hukukun bütününe) ilişkin bulunmakla tamamen felsefi niteliktedir.

Felsefeciler hukukun ekonomik analizinde merkezi bir konumda olan rasyonalite fikrini sorgulayabilirler; avukatlar ve hâkimlerin yapabileceğinden daha etraflıca adalet. özgür istence ve kast gibi felsefi kavramları analiz edebilirler, hukukta “akıl” ve “duygu” arasındaki ilişkiye açıklık getirebilirler.

Hukuk felsefesi yıllardır adaletin ve onu tam gerçekleştirecek bir hukukun açıklamasını ve tartışmasını yapagelmektedir. Adil hukuk (just law/unjust law) ölçütlerinin neler olduğu sorusu. eskiden beri hukuk felsefesinin başlıca sorunu olmuştur. Adaletin, hukukun son amacı olması gerekir: Hukuk sonunda adaleti gerçekleştirmelidir. Adalete, onu gerçekleştirmeye yönelmeyen bir hukuktan söz etmek, estetik değeri amaç edinmemiş bir sanat ya da hakikate sırt çevirmiş bir bilimden söz etmek kadar anlamsızdır.

R. Pound‘un belirttiği gibi. hukuk, bilim olmak uğruna bilimsel değildir. Sonuca doğru bir vasıta olarak bilimsellik, elde edilen sonuçları ile değerIendirilmeli; yoksa iç yapısının güzelliği ile değil; amaçlanan sonuçlan elde ettiği ölçüde değerlendirilmelidir; yoksa mantıki sürecin veya temelini oluşturan dogmalardan kesin bir şekilde neşet etmesi ile değil. Bu bağlamda iki soru yanıt beklemektedir: 1) Hukuk felsefesi hukuk yargılamasını ne şekilde etkilemektedir? 2) Bazı felsefeler hukuk kurumları için yararlı olurken diğerleri neden bundan yoksun kalmışlardır?

Hukuk biçimsel olarak üç boyutludur: Hukuki analist ekseriya hukuk teorisi, öğretisi ve uygulamayı birlikte ele almalıdır. Bu boyutlardan biri eksik veya yetersiz olduğunda hukuk, insanların düzenli bir şekilde işlerini yürütmesine elveren bir çerçeve olma işlevini yerine getiremez. Hukuk öğretisi, halkın ve (ve hukuk fakültesi 1.sınıf öğrencilerinin hukuk olarak gördükleri) kişilerin davranışını yöneten kurallardır: Örneğin sözleşme hukukunu oluşturan kurallar. Böyle kurallar formüle edip bireysel gerçeklere uygulayarak ihtilafların karara bağlanması süreci biçimsel (formalistic) veya mekanik (mechanistic) olarak nitelendirilmektedir.

Kuşkusuz, biçimsel olup olmadığına bakılmaksızın, hukuk, kurallar olmaksızın işlevini yerine getiremez. Hukuk ajanlarınca kuralsız uygun davranış. uygun olmayandan ayırt edilemeyeceği gibi kuralsız tasarlanan eylemin hukuki olarak doğru veya yanlış olduğu da söylenemez.

Hukuk öğretisinin formüle edilmesi rastgele bir süreç değildir. Öğretisel özün samandan ayırt edilmesine gereksinim vardır. İşte hukuk teorisi bu seçim işleminde yardımcı olmak üzere tasarlanmıştır. Haksız fiilde mutlak sorumluluk teorisinin irdelenmesi ve nedensellik ilkeleri bu niteliği açıkça sergilemektedir.

Yalnız hukuk teorisi, öğreti ihtiyacını göz ardı etmemektedir. Hukuk öğretisinin verili gerçeklere uygulanması da göz önüne alınmalıdır.

Hukuk belli gerçek durumlara uygulanmadıkça yararsızdır. Ortalama bir hakimin veya avukatın, daha az ölçüde ortalama bir vatandaşın, hukuk teorisini bilmeleri ve anlamaları (ve çoğu yoksun bulunmakta) ve özel gerçek durumlara güvenilir şekilde uygulaması beklenemez. Bu önerme, kuşkusuz, hâkimler ve avukatların eleştirisi anlamında değildir. Teori yalnızca gerçeklere doğrudan uygulanmayacak derecede oldukça soyut bulunmaktadır.

Hukuk teorisi çeşitli olası kurallardan hangisini seçmemiz gerektiğini söylemekte; böylece bu kuralların uygulanması ile hukuk uygulaması yönetilebilmektedir. Hukuk öğretisi, bu üç boyutlu hukuki muhakeme zincirinde, teori ve uygulama arasında önemli bir ara halkadır. İşte hâkimlerin hukuk teorisi ve öğretisini olabildiğince tutarlı uygulamaları ile özel hukukta ayni haklar, haksız fiil ve sözleşme kategorileri gelişmiştir. Hukuk felsefesi bu temeli sağlamasaydı özel hukuka özgü haklar körü körüne takip edilen, geçmişten kalan boş veya irrasyonel eksersizler olarak kalacaktı.

Bu noktadır ki, pratik hukuk biliminin, değerleri ve bu arada adaleti araştıran felsefeye, hukuk felsefesine olan ihtiyacı önemle belirmektedir.(9) Bu ihtiyacı algılayan ve yargılarına yansıtan hukukçuların sayıca artması sonucu yakın bir gelecekte ülkemizde hukuka özgü yeni felsefi oluşumlara tanık olunacaktır. İşte bu amaçla, toplumun, kendi işlerinin doğru gitmesi ve aydınlığa kavuşması için hukukta bir filozoflar sınıfının oluşmasına olanak sağlamak üzere hukuk fakültesi programlarında hukuk felsefesi/sosyoloji/ metodolojisi konularına en az dogmatik dersler kadar zaman ayırmalı; normal hukuk derslerini vermek üzere (yarı-tam zamanlı olarak) hukuk fakülteleri kadrosunda yer verilmelidir.(10)

Bu bağlamda hukuk öğrencilerine tavsiyem şu olacaktır:

Kaynak bir eseri okuyup kenara koyduğunuzda ne okuduğunuzu/yazarın ne söylemek istendiğini sorgulayarak yazılı veya seslice dile getirmeye çalışmanız; bunu başarabilme yetisini kazanmanız; bunu yaptığınızı hatırlamanız felsefi uğraşlarınız için önemli bir giriş olacaktır. Ayrıca seçkin hukukçuların yıllardır süregelen sorular üzerine sergilediği önemli fikirleri işleme ve eleştirme yolunu seçerek hukuk bilincinizi/argümantasyon teorinizi  geliştirme olanağına kavuşacağınızı unutmayınız. (11)

Çıkarım olarak, öğrencilerin kitapta yer alan filozofları anlamaları ve yorumlamalarının ilk başta yetersiz, bazen de olması normaldir. Rehberlikle aynı düşünceleri irdeleme yetisini zamanla kazanması da normaldir. Kuşkusuz, eleştiri olmadan hataya düştüğünü anlamasının bir yolu da yoktur. Hukuk fakülteleri, öğrencilerin pozitif hukuk metinleri ile içtihat hukukunu ezber mekânları olmak yerine, hukuk alanında yetkin bilgiye  dayalı eleştiri yoğun kültürel mekânlar olmalıdır. (12)

Bu doğrultuda Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın vurguladığı üzere, hukuk felsefesi ve sosyolojisinin katkısı küçümsenmeyecek ölçüde olacaktır.(13)

“Hukukçular da hukukun diğer disiplinlerde olduğundan daha fazla felsefeden bağımsız olmadığını kabul etmek zorundadırlar.” (14)

Biz hukukçular ne yapıyoruz?

  1. S, Hilav. “Felsefenin F’si” Felsefe Yazıları, Yapı Kredi Yayınları ist„ 1995* 284285; A. O. Boztosun, “Hukuk Eğitiminde Felsefe Dersinin Gereği ve Önemi” Erciyes Üniv, Hukuk Fak. Dergisi C, 1, S. 1, 2006, s. 393; Bkz. H. Chodosh. “Hukuk Eğitimi: Trendler, Sorunlar ve Stratejiler” Selçuk Üniv, Hukuk Fak, C. 9$, 1-2, 2001, s. 330.
  2. Russel, “Felsefenin Değeri” Felsefe Meseleleri (Çev. H. Örs) Kültür serisi.9, Ist„ 1970, ss. 201-210/ “The Value of The Problems of Philosophy Oxford University Press 2001, pp. 8996; R, A. Posner “What Are Philosophers Good For” Overcominq Law, Harvard University Press, 1998,pp.444-467; S, Selçuk. ‘Filodoks” (laşan)lar ile “Kıen”(leşen)ler Kutuplaşmasında Bocalayan Hukukun Dramı Türkiye Adalet Akademisi Dergisi S. 12, 2013, ss. 9-64
  3. W. The Path of Law, Boston, 1981
  4. L Marinoff, Felsefe Hayatınızı Nasıl Değiştirir? (Therapy for the sane), Peqasus, 2007.
  5. Hukuk felsefesinin sorunları için bkz. L B, Flores. “Hukuk Felsefesi için Savaşım: Yöntem ve Sorunlar (Çev. Ö, D. Aydın) HFSA 18    2008, s. 41.
  6. Posner, R. A. The Problematics of Moral and Legal Theory Harvard University Press, Cambridge, 1999 pp. 227228.
  7. Kendi kendimize, adalet nedir? diye soracak olursak, o zaman tabii, önce bir sıra adalete uygun iş sayarız ve bunların tümünde ortak olan şeyi ararız. Tüm adaletli olan işlerde bulunup, başkalarında bulunmayan ortak bir niteliğin var olması elbette zorunludur Ele alınan işleri adaletli kılan bu ortak nitelik adaletin kendisi, gündelik yaşamın gerçekleriyle karışmasıyla adaletli işleri meydana getiren salt nitelik olacaktır. Bu salt niteliğe Eflatun ‘ldea’ ya da biçim adını verir, ‘Adalet’ ldea’sı hiçbir adaletli
    şeyle aynı değildir; o özel nesnelerden tamamen ayrıdır ve özel nesneler yalnızca ondan pay alırlar.” B Russel, Felsefe Meseleleri {Çev. H. Örs) Kültür Serisl: 9, ist., 1970,ss. 132·133; V. Aral “Hukukta Felsefenin Önemi” İÜHFM 1973/1·4, 1st, ss. 623·646.
  8. R. Dworkin’e göre, “hukukçular her zaman filozoflardır; çünkü hukuk bilimi mekanik ve özellikleri olmayan bir biçimde de olsa, her hukukçunun hukukun ne olduğu konusundaki açıklamalarının bir parçasını oluşturur. Anayasa teorisinde felsefe tartışmanın yüzeyine yakın bir yerdedir ve eğer teori iyi ise ayrıca belirgin bir biçim sergilemektedir.”  Justice for Hedgehogs, Cambridge: Harvard Univ, Press, 2011, s. 157
  9. “Üstün bir konu olarak felsefe, şeylerin bir yönüne sağladığı nüfuzla diğer yanlarına bizleri körleştirmektedir ve bizler durağanlaşan zorunlu …..yanlış olmayan saptamayı ilerletmek için diğer insanların görüşlerine olumlu yaklaşmalıyız.” The Rational Foundations of Ethics, 1990. p. 5. D. Özlem, haklı olarak bu yaklaşımın felsefe …… gereği olduğuna vurgu yapmaktadır. D. Özlem, Evrenselcilik, İnsan Hakları ve Liberalizm üstüne” HFSA 7 İst. Barosu. 2003, S.54; İ. Kuçuradi. “Hukuk Felsefesini Yeniden Düşünmek.” Prof. Yılmaz Aliefendioqiu’na Armağan, Yetkin, 2009, ss. 279·284; R. E. Barnet, “”Foreword: Why We Need Legal Philosophy” 8 Harvard J of Pub P 1(1985); L. Fuller. The Principles of Social Order. (K. Wlnston edJ.1981, 249·50: “Gördüğüm üzere, hukuk felsefesinin amacı avukat, hakim, yasa koyucu ve hukuk hocalarına etkili ve anlamlı bir yön vermektir. Onların faaliyetlerine dokunmadığı ve günlük çalışmalarındaki sorular için hiçbir çıkarımı olmadığında hukuk felsefesi başarısızdır.” Ayrıca bknz. R.Pound, “Do we need a philosoph of aw” Columbia Law Revlew, Vol V.No.5 May1905, ss. 339· 353. 
  10. Ayrıca bkz. M. C. Nussbaum. “The Use and Abuse. of  philosophy in legal Education” 45 Stanford Law Review 1627 (1993); M. Tören Yücel, Hukuk Fakültesi Eğitim Kültürü üzerine Bir DenemeGüncel Hukuk Dergisi 2013/3·111, s. 60-63
  11. Felsefenin bir argümantasyon işi olduğu unutulmamalıdır. Bkz. L.J.Mazor. “Küçük Bir Hukuk Felsefesi Kongresi-HFSA 18, İst, SS 62-68, E. T. Feteris. Hukuki Argümantasyonun Temelleri, Paradigma, İst, 2010,  başka alanlarda olduğu gibi belli devimsel / dinamik bir anlayış olmadan yürütülen eğitim etkinliği felsefede de gerçekte ancak bir öğretim, giderek bir “ezberletime” dönüşmektedir.
  12. T. Giegerich. “Yargının Bağımsızlığı-Kavramsal Çerçeve – Tarihsel Gelişim, Tarafsızlıkla İlişkisi ve Türkiye Üzerine Gözlemler” Yargının Bağımsızlığı, Tarafsızlığı ve Etkililiği, Adalet Akademisi Yayın No 6, 2009, s. 29
  13. Bkz. I. McLeod. “Why study Legal Theory” Legal Theory, 2. bası, Palgrave Macmillan, 2003, ss. 14-16.
  14.  R, Dworkin. Taklng Rights Serlously, 1977, s 149 

Makale, kapanan Güncel Hukuk Dergisinde yayımlanmıştır.

Bu Hafta Popüler

Balkan Paktı’nı Kuran Antlaşma

Balkan Paktı Pacte d'Entente Balkanique), 9 Şubat 1934 tarihinde...

Ruhsal Hastalığı Olan Kişilerin Korunması ve Ruh Sağlığı Hizmetlerinin Geliştirilmesi İçin İlkeler

Ruhsal Hastalığı Olan Kişilerin Korunması ve Ruh Sağlığı Hizmetlerinin...

Dennis Andrew Nilsen

Dennis Andrew Nilsen,  23 Kasım 1945 tarihinde doğdu. 1978...

Henri La Fontaine

Belçikalı hukuk adamı Henri La Fontaine 22 Nisan 1854te...

8 Aralık – Hukuk Takvimi

8 Aralık - Hukuk Takvimi 1886 ABD’de Samuel Gompers başkanlığında Amerikan...

Popüler Konular

10 Ekim – Hukuk Takvimi

10 Ekim - Hukuk Takvimi 415  İmparator II. Theodosios tarafından...

Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme

Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme, Avrupa Konseyi tarafından 1...

Hasan Fehmi Kokay

Hasan Fehmi Kokay,1875 yılında Denizli Babadağı’nda doğdu. İlk ve...

Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun – 1983

Devlet Güvenlik Mahkemeleri, 16 Haziran 1983 tarihinde kabul edilen...

İdam Türleri

Kurşuna Dizme: Klasik bir yöntem olan bu idam şeklini...

Tıbbi Laboratuvarlar Yönetmeliği

Tıbbi Laboratuvarlar Yönetmeliği, tıbbi laboratuvarların planlanma, ruhsatlandırma, açılması ile...

9 Ekim – Hukuk Takvimi

9 Ekim - Hukuk Takvimi 1831  Yunan hukukçu ve devlet adamı,...

Askerî Yargıtay

Askerî Yargıtay, 6 Nisan 1914 tarihinde kurulmuş, 16 Nisan...

İlginizi Çekebilir

Popüler Kategoriler